Alper Biçen Özel Röportaj

4020
Alper Biçen Özel Röportaj
Alper Biçen

NBA2K içerikleriyle oyunseverlerin büyük beğeniyle takip ettiği Alper Biçen ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Alper, yayın hayatını, NBA2K kariyerini ve merak edilen pek çok özel şeyi sizler için cevapladı.

Pek çok kişi aslında seni yakından tanıyor ve sıkı takipçin. Yine de bilmeyenler için kendinden bahseder misin, kimdir Alper Biçen? 

Tabii, 24 Ekim 1996 yılında Türkiye’nin en küçük şehirlerinden bir tanesi olan Burdur’da dünyaya geldim. Ortaokul 1. sınıfa kadar şehrimin altyapı takımında lisanslı şekilde futbolcuydum, ilkokul 5. sınıfı bitirdiğim yazda futbol eğitmenim, antrenörüm, teknik direktörümüz, kısaca her şeyimiz olan Bahattin hoca kalp krizi geçirip vefat ettikten sonra bir daha o yeşil çimlere adım atamadım. O olaydan sonra başka hocalarla devam etmeye çalışsam da onun gibi bir hoca bulamadığım için futbol hayatım o noktada sonlandı.

Bir yaz günü, misafirlik dönüşü abimin ısrarıyla basketbola başladım ve o günden itibaren her günüm basketbolla geçti. 2007 yılında televizyonda izlediğim Denver Nuggets – Los Angeles Lakers maçından sonra da NBA’le tanıştım. Bu esnada geçen her gün basketbola olan ilgim, çalışmalarım, oyunlarla tanışmalarım başladı. 3 kere dünya turnuvalarında, 2 kere Avrupa turnuvalarında NBA 2K oyunlarında 1. oldum. Geçtiğimiz yıl profesyonel olarak oyun oynamayı bırakma kararı aldım ve şu anda da NBA 2K ağırlıklı içerikler üretiyorum, yayınlar yapıyorum. 🙂

Yayıncılığa ne zaman ve nasıl başladın? 

 YouTube’a 2013 yılında, Twitch’e 2015 yılında başladım. YouTube’a nasıl başladım; şöyle, birkaç turnuvada başarı elde ettiğimde yabancı forumlardan, “Türkler 2K oynuyor mu”, “nasıl böyle oynuyorsun” tarzında yorumlar almıştım. Keza Türk forumlarından da böyle geri dönüşler alıyordum, örneğin Dwight Howard’la bir online maçta 72 ribaund almıştım, bunların nasıl yapıldığını göstermek, maçlarımı yayınlamak sebebiyle başladım, baktım ilgi görüyor, istek var, devam ettim. 

Twitch’te ilk yayın açma sebebim şuydu, benim eski bilgisayarım gerçekten çok kötüydü o yüzden bir videoyu renderlamak ayrı dert, 0.64 mbitle uploadlamak ayrı dertti. İzleyicilerim yayının kalitesi kötü olsa da yayın aç, sohbet etmek istediğinde en azından renderla uğraşmazsın dediler, öyle başladım.

Yayıncılığa başladıktan sonra hayatında ne gibi değişiklikler oldu? 

Birçok şey değişti hayatımda ama genel olarak vizyonum gelişti desem çok doğru olur. Müziğini dinlediğim, videolarını izlediğim insanlarla tanıştım. Para biriktirerek ürünlerini satın aldığım markalarla işbirliği yaptım. Basketbol maçlarını anlatan, büyüyorken maç anlatımını dinlediğim ünlü spikerlerle tanıştım, Murat Yenersoy ve İsmail Şenol’la oturup ayran içtik mesela 🙂

Bunların hepsi bana farklı şeyler öğretti, öğretmeye devam ediyor. Sanılanın aksine, yayıncı olduğunuzda insanların karşısına her daim farklı şekilde, enerjik bir şekilde çıkmanız gerekiyor. İnsanlık hali, bu enerjiye her zaman sahip olamıyorsunuz ama bunu kontrol etmeyi öğrenmek, binlerce, yüzbinlerce insan sizi izlerken bir duruş göstermek, kendini güzel ifade edebilmek gibi yetilerimi çok geliştirdim. Sokakta, AVM’lerde beni tanıyan insanlar yanıma geliyor, sohbet ediyorlar, fotoğraf çekiliyorlar, bu hala beni ilk günkü gibi heyecanlandırıyor.

Ailenin bu süreçte tutumu nasıldı? En başında nasıl tepki verdiler?    

Annem, her zaman ben neyle mutlu olacaksam onun peşinden koşmamı istedi ama bir yandan da eskiden nasıl gördüyse, neyin iyi olduğunu düşündüyse onun için ısrar etti bana. “Yaptıklarını aklım almıyor, arkandayım ama ben diplomanın çok işe yaradığını gördüm, en azından altın bir bileziğin olur oğlum” derdi hep. Okulu bıraktığımda bana babamdan gizli bir bilgisayar almıştı kredi çekip. Yeter ki istediğiniz şeylerin peşinden koşun dedi hep. O olmasa asla bu kadar tutkulu ve duygusal olamazdım. Onun en büyük hayali spiker olmakmış fakat PTT’den memur olarak emekli oldu. O yüzden benim her maç anlatışımı dinler, gözleri dolar. İçinde ukte kalmış bir düşüncenin devamıyım ben onun için.

Abim.. Abim her zaman arkamdaydı. Her zaman. Ne olursa olsun. İşlerim bu kadar büyümeseydi de arkamda olacaktı. Olurdu. Şu anda da arkamda. Bütün akrabalarıma, bütün bana karşı çıkan büyüklerime bu işin ne kadar büyüyebileceğini anlatmaya çalıştı sürekli.

Babam her zaman okula gitmemi isteyen, okuldan başka bir yol olduğunu görmediği için bunu algılamakta zorluk çeken bir adamdı. Bunu onu eleştirmek için söylemiyorum, hayata çok kızgın bakan bir babam var benim. Mesela onun da küçükken en büyük hayali pilot olmakmış, inanılmaz bir resim yeteneği var fakat Gençlik Spor’da 30 yıl çalıştıktan sonra memur olarak emekli oldu. Ona ne zaman hayallerimden bahsetsem, “çok güzel de hayat öyle değil oğlum” derdi bana. Ona, hayatın böyle olabileceğini göstermek için çabalıyordum hep. Başlarda karşı çıksa da geçtiğimiz günlerde davet edildiğim özel bir etkinliğe babamı da çağırdım, orada benim için bulunan medyaları, insanları görünce çocuklar gibi sevinçliydi.

İlk yayınında neler hissettin? İlerde bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiş miydin? 

Kitaplarımı tripod yaparak webcamimi ayarladım, oyunu pencere moduna alıp en kötü çözünürlüğe çektim, yayına 300 kbps verdim, oynadığım her maçı gerçek bir basketbol maçı gibi sundum, chatime yazı yazan herkesle konuştum, bir şeyler yapmak için çok çabaladım. O gün canlı yayında 11 TL kazandım. Hiç beklemiyordum. 11 TL! Yayın bittikten sonraki enerjimi unutamam. O gazla her gün YouTube video atıp o ay YouTube’dan da 63 TL kazanmıştım! Günlüğüme nasıl bir hevesle yazdığımı, donate atan herkesin mailini yıldızladığımı hala hatırlıyorum.

Ay sonunda cebimde 74 TL vardı hatta. Düşünsene, okula giderken harçlık istemiyordum artık. Artık günlük işlerde çalışmama gerek yoktu. Aileme “ben kazandım” diyebiliyordum. Özellikle de babama. İşlerin büyüyeceğini tahmin etmemiştim, hele ki bu kadar olacağını tahmin edemezdim ama çok dua ettim. Çok istedim. O gün 11 TL toplamama yardımcı olan Yasin ve Mehmet’e buradan selam olsun. Çok mutlu etmiştiniz beni.

Arşivlediğim mail ve günlüğüm:

Bu zamana kadar yayınlarında yaşadığın en ilginç olay neydi? 

Benim deprem fobim var. Yani kim sever depremi tabii ama 🙂 Ben baya korkuyordum. Denizli’de de sürekli deprem oluyordu bir dönem, bunlardan şiddetli olan bir tanesi yayındayken oldu. Haberlere falan çıktım, ben kilitlenip kalıyorum, abim de inanılmaz şekilde sakin beni kontrol ediyor, eğlenceli bir an 🙂 

Yayın hayatına ve bu sektöre Burdur gibi küçük bir şehirden giriş yaptın. Bu dezavantajı nasıl avantaja çevirdin? İlerde İstanbul’a taşınmayı düşünüyor musun? 

Küçük şehirde olmak çok motive ediyordu beni. “Burdan da yaparsan her türlü yaparsın” diyordum kendime hep. Bir render 20 saat, upload 2 gün sürüyordu kimi zaman. NBA 2K15’teki MyCAREER serisinde, ki bir çok izleyicimin favori serisi o seridir ama o serinin en önemli yerleri malesef kaldırıldı, draft edilememiş bir adamı oynuyorduk. Ben de kendimi draft edilememiş (yani büyük bir şehirde doğmamış ve üst düzey ekonomiye sahip değil, bu şansa sahip olamamış) olarak o karakteri çok benimsemiştim. Her maçını kendim maçım gibi anlatıyor, son saniye sayısı yediğimizde ağlıyor, attığımızda evi ayağa kaldırıyordum. Hikayedeki o karakterin NBA’de şampiyon olması, benim de Burdur’un üstesinden gelebileceğim anlamına geliyordu benim için.

Abim İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu olduğu için bu tür konularda edebiyat yapmayı çok sever, hep metaforlar üzerinden konuşurduk. Kimilerine göre çok saçma gelecektir ama oyunda maça çıkmadan önce evde Lakers formamı ve şortumu giyerdim hep. Çok bağlıydım o seriye. Ek olarak LeBron James’in Miami’de kazandığı ilk şampiyonlukta, finallerin MVP’si olduğunda “Ben LeBron James’im, küçük bir şehirden çıktım, burada olamamam gerekiyordu” tarzında bir konuşması var. Bu tür durumlar, “bunu yapanlar var, neden ben de onlardan bir tanesi olmayayım?” dedirtiyordu bana. LeBron olmaktan bahsetmiyorum tabi. 😀 Sadece o durumun üstesinden gelenlerden olmak için bu tür şeylerden çok ilham alıyordum. Şu an Denizli’de yaşıyorum, bana yetiyor. İstanbul’a projeden projeye gidip geliyorum, şimdilik taşınmayı düşünmüyorum.

Pek çok genç, yayıncı olmak için çabalıyor. Bu sektöre yeni girecek olanlara ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsin? 

Tutulan neyse onu yapmaktan vazgeçin. Kendi tutkunuz, isteğiniz, sevdiğiniz şey neyse onu üretin. Bu iş öyle bir iş çünkü. Zorundalığın yok, özgürsün, seni sen olduğun için seven, izleyen bir kitleye sahip olduğun zaman dünyanın en keyifli işini yapıyorsun. Çok klişe olacak ama başka rollere bürünmeyin. Kendiniz olun.

Bir de ek olarak, birçok kişi bir sürü yatırım yapmayı düşünüyor bu tür işlere. “Para biriktiriyim, ikiyüz bin liralık sistem alıp gaming yayını yapıcam!”.. Çok yanlış. Elindekilerle yapabildiğinin en iyisini yap, kazandıklarınla sistemini geliştir, ne borca gir, ne de yayın yapıyorken “lan para gelmezse n’apıcam?” düşüncesine gir. Hem kendi emeklerinle adım adım büyüttüğün bir sistemin olduğunda çok daha keyifli oluyor, denendi onaylandı. 

NBA2K’nın en iyi oyuncularından birisin. Bu başarının sırrı ne? 

Sürekli oyunun başında olmak. Sadece oynayarak değil, izleyerek, konuşarak, paylaşarak. Yayınlar izleyerek, araştırmalar yaparak. Serinin her yeni oyununda ilk haftamı tamamen o oyuna ayırıyorum, bir günün belki de 12-13 saati oyunda geçiyor.

Türkiye’de Esporun gelişimini nasıl gözlemliyorsun?   

NBA 2K için Türkiye’de herhangi bir resmi e-spor söz konusu değil şu anda ama bunun öncülerinden bir tanesi olmak için çabalıyorum. Diğer yönden ESL’dir, LoL’dür bu tür organizasyonların turnuvaları, izlenme sayıları, ilgi, yatırımlar inanılmaz yüksek. Bu tür oyunlarda dünyaca tanınmış isimler Türkiye’deki takımlarda yer alıyor, o yüzden bence gayet iyi gidiyoruz. Umarım daha da iyiye gider her şey. 

NBA 2K takımınızdan biraz bahseder misin? Nasıl bir düzeniniz var, oyununuzu geliştirmek için neler yapıyorsunuz?  

Ben oyun kurucu rolündeyim, SG’miz şut ağırlıklı, SF’miz savunma ve bitiricilik ağırlıklı, PF’miz ribaund ve şut ağırlıklı, C’miz ribaund ve savunma ağırlıklı. An itibariyle takımın kaptanı ben olduğum için oynadığımız her anın oynadığımıza değmesini istiyoruz. Alan savunması, full-court trap, half-court trap, farklı hücum setleri deniyoruz, rakiplerimizin çözemeyeceği şeyler yapmaya odaklanıyoruz.

Savunmada sürekli konuşma, hücumda birbirimizi konuşmadan anlayabilme, süreye ve animasyonlara göre refleks verebilme yetilerimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bazen 1v1, bazen 2v2, bazen 3v3, bazen de 5v5 oynuyoruz. Sağlam takımlarla oynamayı daha çok tavsiye ediyoruz çünkü ancak bu şekilde hem onların hem de bizim oyunumuz gelişebiliyor.

Bu zamana kadar turnuvalarda elde ettiğin başarılardan en unutulmazı hangisiydi?  

Yani benim için ilk resmi Avrupa şampiyonluğum tabii ki de unutulmaz ama bu soruya cevabım o değil. Bu sorunun cevabını izleyiciler de bilir, “Rise Above” maçıdır. NBA 2K18, dünya sıralaması maçımız, dünya sıralamasının 1. sırasında olan takım geldi. Biz Lakers’sak, onlar Celtics, biz Fenerbahçe’ysek, onlar Galatasaray gibiydi diyebilirim. İki takımın da kendisine has bir taraftarı, bir geçmişi, bir rekabeti vardı. O maça kadar, ne biz ne de başkaları onları bir türlü yenememişti. Ta ki, o güne kadar.. 

3. ve 4. çeyreğin sonunda, en iyi oyuncuları oynamaktan vazgeçip oyundan çıktılar ve bana inanılmaz güzel mesajlar göndermişlerdi. Bütün dünyanın saygısını, bütün oyuncuların takdirini kazanmıştık o gün ve ismimizi duyurmuştuk. Onu ne ben ne de o maçı izleyenler unutabilir. YouTube’da da videosu var, Turkish Kings 91 – 58 Rise Above bebeğim! Hala, günümüzde bile o takımı bu kadar farkla yenebilen bir takım bile yok. Karşı takımdakilerle arada konuşuyorum, o günleri hatırlayıp gülüyoruz. Unutulmayacak bir maçtı.

Yeni çıkan NBA2K20’yi nasıl buldun? Oyunun sana göre eksileri artıları neler? 

Başlangıçta adapte olmak inanılmaz zordu ama şu anda inanılmaz rahatım. Karakterimi istediğim gibi yönlendirip istediğim oyunu ortaya koyabiliyorum. Artıları 3v3 PRO-AM, rep sisteminin geri gelmesi, daha çok takım oyunu gerektirmesi, eksileri de rozetlerin inanılmaz yavaş kasılması ve oyunun ücreti. Keşke biraz da ucuz olsa da Türkiye’de daha çok oyuncuya ulaşsalar diyorum ama o iş beni aşıyor tabii.

Oyuncu ratingleri her sene gündem konusu oluyor. Yeni oyunda ratingi çok düşük, hakkı yenmiş ya da gereğinden yüksek dediğin oyuncular var mı?

Abi Chris Paul ve Eric Bledsoe aynı overall ya. İkisi de 86. Yani Eric Bledsoe’ya kötü demiyorum ama Chris Paul’ün 86, Curry’nin 96 olması.. Arada 10 overallık fark var mı emin değilim. Abartılmış dediğim oyuncu da Zion Williamson. Adam daha NBA sahasına adım atmadı, oyunun en yüksek smaç ratingine sahip oyuncusu oldu ve 80 overall. Daha destur ya. Bi oynasaydı keşke.

Yayınlardan ve NBA2K’dan arta kalanlar zamanlarda neler yapıyorsun? 

Kedilerimle ilgileniyorum, tiyatroyla ilgileniyorum, kız arkadaşımla, ailemle zaman geçiriyorum. Bir de haftada 4 gün spora gidiyorum o kadar. 

İlerisi için hedeflerin neler? 

Olabildiğimin en iyisi olmak. Bir oğul, bir kardeş, bir erkek arkadaş, bir arkadaş, bir YouTuber, bir yayıncı olarak, aklınıza ne gelirse o konuda olabildiğimin en iyisi olmak. Geriye dönüp baktığımda, “keşke yapmasaydım” veya “keşke yapsaydım” dememek. beIN Sports’ta da söylediğim gibi, en büyük hedefim bu yılın sonunda anneme bir ev almak. Umarım başarırım.

Biraz NBA’de yeni sezonu konuşalım. İyi bir Lakers fanı olduğunu biliyorum. Yeni kadroyu nasıl buluyorsun, bu sezon beklentilerin neler? 

 Sakatlıklar olmadığı sürece, takım içi drama olmadığı sürece bu takımı durdurabilecek bir takımın olduğunu düşünmüyorum. İnanılmaz bir fizik ve tecrübe üstünlüğü söz konusu. Konu sadece LeBron değil, takımda LeBron gibi bir adam olunca Rondo’nun tecrübesini, Anthony Davis’in kabiliyetini unutuyoruz. Unutmamalıyız. Şampiyonluk bekliyorum.

LeBron mu yoksa Kobe mi? 🙂 

Can evimden vurmayın beni. Bu sorunun cevabı bence Kobe ama Kobe dememin sebebi maçlardaki performansı vesaire değil. Benim küçüklük kahramanım Kobe. Çok zor süreçlerden geçtiğimde, uyuyamadığımda her gün onun videolarını, maçlarını izlerdim ve her şeyi unuturdum. Bendeki yeri apayrıdır. Sadakati, ortaya koyduğu duruşu, bize öğrettiği şeyler yüzünden Kobe ama bu LeBron daha kötü demek değil tabii.

Yeni sezonda NBA’de şampiyonluk adayların kimler? 

Milwaukee Bucks, Philadelphia 76ers, Los Angeles Lakers.

Westbrook ve Harden’ın tekrar birlikte oynayacak olmasını nasıl değerlendiriyorsun? 

O sahaya 2 top lazım abi. Westbrook’un hiçbir zaman şampiyonluk yaşamayacağını üzülerek söylesem de kendisinin çok büyük hayranlarından birisiyimdir. Üzgünüm Rockets hayranları. 🙁 Maçlar inanılmaz zevkli geçecektir bence ama şampiyonluk? I-ı.  

Golden State Warrios’da büyük bir değişim gerçekleşti. Sence nereye kadar ilerler? 

Klay Thompson’un haberini gördüm, çok üzüldüm ya. Bence yine de intikam ve başarı açlığıyla dolu bir D’Angelo Russel ve süper yıldız koltuğuna tek başına oturan bir Curry çok korkutucu. Livingston ve Igoudala’yı kaybetmeleri onları için sandıklarından çok daha büyük bir kayıp. Çok büyük yani. Bu yüzden en iyi ihtimalle 2. roundda elenirler diye düşünüyorum.

Son olarak buradan bizim aracılığımızla takipçilerine ne söylemek istersin? Alper Biçen ilerleyen zamanlarda ne tarz sürprizler yapacak?  Biraz ipucu alabilir miyim?

Çok güzel isimlerle birleşip güzel markalarla çalışacağız. NF, SonPeriyot ve kendi takipçilerime şunu söyleyebilirim ki, dışarıya çıkın ve güzel hareketlerinizi videoya çekin. İleride işinize yarayabilir 🙂

Yoğun tempona rağmen zaman ayırdığın için teşekkürler. Umarım yayın hayatında ve NBA2K kariyerinde tüm hedeflerini gerçekleştirirsin. Başarılar…  

Ben teşekkür ederim, sorular keyifliydi. Takipteyiz, çalışmaya, üretmeye devam! Size de başarılar. 

NBA\'de Günün Sonuçları ve Maç Programı
NBA maç sonuçları ve TV programı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz