Seyir zevki en yüksek olan maçlar son ana kadar çekişmenin hat safhada olduğu maçlar değil midir? Karşılıklı basketlerle son bölüme girilir ve heyecanın son noktasında birisi çıkar o maçı alır götürür. Bu yazıda da işte o “biri” diye tabir ettiğimiz oyuncuları inceleyeceğiz. Topu ona atıp gerisini düşünmeyeceğimiz, Fink misali bu oyuncuları 2 şekilde inceleyeceğiz. İlk önce basketbol kariyerini noktalamış isimlerden, sonra da aktiflerden oluşan Top 5 ile değerlendireceğiz.
Aktif Olmayan Oyuncular:
5 – Reggie Miller
Kendisinin ne kadar saf bir şutör olduğuna kimsenin diyecek bir şeyi yoktur herhalde. 90’lı yıllara damga vuran inanılmaz son bölüm oyunları ve son saniye basketleri o dönemleri izlememişlerin dahi fazlasıyla ilgisini çekiyor. Çok iyi bir Thrash talker da olan Miller, insanları bu yönüyle de etkiliyor ve kendisi de asla olumsuz etkilenmiyordu. 1994 Konferans Yarı finalinde yaptığı inanılmaz 13 saniyede 8 sayısı, gitti denen bir Knicks maçını, Pacers lehine çevirmiş ve herkesi MSG’da şoka uğratmıştı. Top kenardan sokulurken, Starks’ı hafif ittiğine inananlardan da olsam bu olayın büyüsünü hiçbir şey bozamaz heralde.
4- Magic Johnson
Müthiş bir pasör ve lider olduğu gibi bu adam, 5 pozisyonda da Lakers’ı taşımış bir isim. Her şeyi yapabilen Magic’in ne yapıp ne edip bulduğu son saniye basketleri ve son bölümde maçı çevirişleri Lakers’a şampiyonluk kazandırdı. 1987 NBA finalinde attığı Skyhook, maçı onlar lehine kazandırmış ve Magic’in anı defterine ilk sayfadan giriş yapmıştı. Çaylak sezonunda Kareem Abdul Jabbar sakatken 5 numarada oynadığı NBA Finalinde Lakers’ı şampiyon yapmayı başarmıştı.
3- Larry Bird
Bir üstteki abimizin ezeli rakibi ama ebedi dostu olan Bird, tıpkı Magic gibi takımının lideri konumundaydı. O da Lakers’a karşı kazanılan şampiyonluklarda, eşit giden maçları domine etmiş, üzüldüğünden daha çok üzmüştür. Koşamayan, zıplayamayan ama o dönemin en iyisi olduğu söylenen Bird, şu an yapılan play-off kliplerine bile giren birçok hatıra buzzer beater’ı bizlere bırakmış.
2- Kobe Bryant
E yani o kadar Clutch dedik dedik aklıma en çok gelen isim oldu kendisi. Tabii prime dönemini aktif olarak, bu listede izlediğim tek basketbolcu olmasının da bunda payı büyük. Şimdi 81 sayılık maç mı desem, önce uzatmaya götürüp sonrasında aldığı Toronto ve Suns maçları mı desem, Orlando veya Boston finalleri mi desem bilemedim. Hepsi tarihteki yerini ikonik olarak almış durumda. Winner karakteri ve psikopatlık seviyesindeki rekabetçi ruhu sayesinde, olamaz denileni yapıp, çoğu maçı çevirmiştir. Bir gerçek var ki topu Kobe’ye verip gittiğinizde olacak olan resitali izlemek kadar keyifli çok az şey var.
1- Michael Jordan
Bir insan her şeyin en iyisi olur mu? Gerçi majesteleriyi en iyi yapan unsurlardan biri de bu değil mi zaten? Michael Jordan 29 takımın yenmeye çalıştığı ama bunu yapamadığı tarihin en zirvesi. Hepsine son sözü söyleyen yine Michael olmuştur. Cleveland’ karşı attığı buzzer, yani hepimizin bildiği tabirle “The Shot”, 40 derece civarı bir ateşle çıkıp, hasta hasta son bölümü kopardığı “Flu Game” ve Utah’ı yıkan “The Last Shot”. En önemli maçların en kritik yerlerinde ekstra bir çabayla çıkar, maçı alır giderdi MJ. Onu yenilmez yapan ve yıllarca zirvede kalmasını sağlayan şey de tam olarak bu.
Aktif Oyuncular (Sırasız):
Kevin Durant
Tarihin gördüğü en iyi skorerlerden olan Durant, el yakan toplarda da basketbol tarihine bence girmiş bulunuyor. Savunulması inanılmaz güç olan şutunun yanı sıra kuvvetli bir penetreci. Önemli maçlarda özellikle özgüvenli olduğu anlarda, ne yapıp ne edip o topu o potaya sokmayı başarıyor. 2 yıl üst üste NBA finalinde, maçın son bölümünde, hemen hemen aynı yerden attığı üçlükler bunu fazlasıyla tescilliyor.
Steph Curry
30 yaşına girmesine rağmen şimdiden tarihi en iyi şutörü olan Curry’i durdurmak çok güç. Mesafe tanımaksızın attığı şutları yüzünden, kendisi yarı sahayı ne zaman geçse ikili sıkıştırma getirmek zorunda kalıyorsunuz. Yoksa bir Sniper edasıyla sizi hemencecik avlıyor. Golden State ile yaşadığı 3 şampiyonlukta sistemi oluşturan ana parça olan Curry, hücum sıkıştığında veya maç gitmeye başladığında sahneye çıkıp size o maçı getiriyor. Ve bunu o kadar kolay gösteriyor ki hayran olmamak elde değil.
Damian Lillard
90’larda Reggie Miller için söylenen ve bir reklam olan ” It’s Miller Time” modunun günümüz versiyonu. Light Curry gibi oynadığı da söylenen Lillard son toplarda herkesten ve herşeyden farklı bir karakter oraya koyuyor. Takımının lideri olduğunu ve alev aldığında ne kadar tehlikeli bir oyuncu olduğunu unutmamak gerekiyor. 2014 Play-offları altıncı maçında Rockets’a karşı 0.9 saniyede kaldırıp attığı üçlük ile seriyi kazandırması, unutulmayacak cinsten anılardan biri. Buzzerlardan sonra kolundaki saati gösterircesine yaptığı sevinci de gerçekten görülmeye değer. It’s Dame Time pankartları arasında bir Portland kahramanı.
LeBron James
Bir kral istediği zaman her şeyi yapar sözünün çok doğru olduğunu gördüğümüz bir zaman vardı. 2016 NBA Finali. 3-1 olan seriyi 3-3’e getirmekle kalmamış. Son maçta geriye düştüklerinde inanılmaz bir savunma direnci de göstermiştir. İggy’nin fastbreak sonucu denediği smaca tarihin en iyi chasedown bloklarından birini yaparak, önemli anlarda oyunun iki tarafını domine ettiğini de göstermiştir. Bunun dışında aldığı sorumluluklar ve liderliği ile Clutch zamanlarda ona ne kadar ihtiyaç duyacağınızı da anlamak güç değil. Tek başına maçı, serileri ve tarihi çevirebilen cinsten bir oyuncu.
Kyrie Irving
Listemizin son ismi olan Kyrİe adeta bir maymuncuk gibi. Kilitli olan her kapıyı açarmışçasına sıkıştığınız zaman ondan daha yaratıcısı yok. İğne deliklerinden geçer ve potada örümcek ağlarını temizleyerek, zor zamanlarda zor basketler bulmayı çok sever. Cavs kariyerinde GSW’i yıkan şutu da tarih kitaplarında yerini almış bulunuyor. Gerçek bir lider midir bilinmez ama en büyük sorun çözücülerden olduğu kesin.
Aktif oyuncuların daha kariyerleri devam ettikleri için onları sıralama gereği duymadım. Umarım bol bol böyle anlar görürüz ve aldığımız keyif her zaman hat safhada olur.
