Son 2 seneyi play-off yapamadan kapatan ve sakatlıklarla boğuşarak geçiren Golden State Warriors, bu seneyle beraber taşları yeniden yerine oturttu. Takımın yıldızlarının uzun süreli sakatlıkları ve Kevin Durant’ın ayrılışıyla biten Warriors hanedanlığı, Stephen Curry önderliğinde ritmini yeniden buldu. Hatta öyle bir ritim yakaladılar ki sezona 16 maçta 14 galibiyet gibi çarpıcı bir istatistikle giriş yaptılar. Oynadıkları basketbol ve seyirciye verdikleri zevk ise bizlere 2016 senesini hatırlatıyor.
Geçen senelere nazaran Golden State’teki en büyük fark rol oyuncularının hücum katkısı. Uzun süredir sakat olan Klay Thompson’un yanı sıra Stephen Curry, Draymond Green ve Andre Iguodala’dan yoksun çıktıkları Detroit maçında bile 105 sayı buldular. Geçen sezonda gelişim gösteren ancak bu sene itibarıyla tam anlamıyla seviye atlayan Jordan Poole ve geldiği ilk günden beri gelişmeye devam eden Andrew Wiggins hücumdaki ekstra katkının en önemli nedenleri. 17.5 sayı ortalamasının yanına iyi bir set temposu ekleyen Jordan Poole ayrıca şutunu da geçen seneye göre daha çok keskinleştirmiş gözüküyor. Bu da takımın lideri Stephen Curry başta olmak üzere diğer takım arkadaşlarına ekstra alan anlamına geliyor. Steve Kerr’ün oyun planının pace and space üzerine kurulu olduğunu göz önüne alınca bu özellikler ayrı bir önem kazanıyor.
Poole’dan gelen katkıların yanına bir Andrew Wiggins’den gelen iki yönlü katkı da Warriors’un başarısının temel nedenlerinden biri. 18.3 sayı ve 4.2 ribaunt ortalamalarıyla oynayan Wiggins, ilk defa gelişimi için doğru ortamı bulmuş gibi gözüküyor. Her geçen maç kendine olan öz güveni artan ve gerektiğinde sorumluluk almaktan kaçınmayan Andre Wiggins, Steve Kerr’ün yeni Harrison Barnes’ı oldu diyebiliriz. Savunma tarafında ise harcadığı efor, takım arkadaşlarının enerjisini hücum yönünde sergilemesine olanak sağlıyor. Gerektiğinde 4 numara da oynayabilen ve verdiği ribaunt katkısıyla bu pozisyonda da sırıtmayan Wiggins, özellikle 4 numaradayken hücum temposunu maksimuma çıkartıyor.
Ancak rol oyuncularından gelen katkı her ne kadar önemli olsa da, takımın yıldızı ve bu sene MVP yarışının en büyük favorisi Curry’e de ayrı bir parantez açmak gerek. 29.5 sayı, 6.5 ribaunt ve 6.1 asist ortalamalarıyla kendi standardının bile üstünde bir sezon geçiriyor. Hücumdaki kararlığı ve 2. yarılardaki performasıyla rakipleri tam anlamıyla yıldırtan Curry, an itibariyle ligin en iyi oyuncusu. Cleveland Cavaliers maçında 3. çeyrekte 15 sayı gerideyken son çeyrekte attığı 20 sayıyla takımını öne geçiren ve bunun gibi skor performanslarını istikrarlı bir şekilde sergileyen Amerikalı yıldız, şampiyonluğu kafaya koymuş gözüküyor.
Uzun lafın kısası, sezonun ilk maçından beri rakiplerini domine eden Golden State Warriors’ın bu sene oynadığı basketbolun yanına bile yaklaşan bir takım ilk 15 maç itibarıyle çıkmadı. Sahadaki her oyuncunun katkı verdiği ve zevk aldıkları bir basketbol oynuyorlar. Açıkçası bizim de bu performans dışında alkışlamaktan ve izlemekten başka bir çaremiz yok.
