Fenerbahçe Beko, 10 Aralık Cuma akşamı 89-63’lük skorla boyun eğdiği ALBA Berlin karşısında ne hücumda ne savunmada doğru aksiyonları alabildi. Oyuncular hücum yerleşiminde düzgün konumlanamadı. Takım, sürekli bireysel çabalarla skor bulmaya çalıştı, bunda da pek başarılı olamadı. Savunma tarafında da geri koşmakta sıkıntı çekti, adam bulmakta zorlandı ve takım disiplininden uzak kaldı.
Öte yandan ALBA Berlin, oyun planlarını çok daha iyi uyguladı. Savunmada çaldığı topların ardından geçiş hücumlarını iyi değerlendirdi. Hızlı hücumlarda ve yarı saha organizasyonlarında da daha üretkendi. Ancak bana kalırsa iki takım arasındaki en büyük ayrım, ALBA Berlin oyuncularının maça mental anlamda ağırlık koymasıydı. Sayı diferansı açıldıkça bu pozitif hava hem savunma konsantrasyonlarına hem de şut performanslarına olumlu yansıdı zaten.
Sanırım bir gerçeği kabul etmenin zamanı geldi; Fenerbahçe Beko, artık önceki sezonlarda olduğu gibi şampiyonluk iddiası taşıyan daimî bir Final Four adayı değil. Fenerbahçe Beko artık EuroLeague’de F4 adaylığının bir alt seviyesine, yani orta sıra takımı olmaya yatkın.
Fakat mevcut kadro da EuroLeague’de play-off mücadelesi verebilecek güçte. Kıtanın elit skorerlerinden biri olan Nando de Colo halen bu takımda. Eski formundan uzak olsa da Jan Vesely gibi bir boyalı alan tehdidi halen aynı formayı giyiyor. Leo Westermann, Ali Muhammed, kaptan Melih Mahmutoğlu gibi tecrübeli isimler de cabası. Dolayısıyla bu takımın ALBA Berlin’in 2-1-2 alan savunması karşısında bu kadar aciz ve çaresiz kalmasını, parkede yeterince gayret göstermemesini kabullenemiyorum doğrusu.
Bu noktada işin içine Igor Kokoskov giriyor. Kokoskov’un koçluğu yetersiz kalıyor. Molalar esnasında oyuncuları kendine getirecek uyarıları yapamıyor, kötü gidişatı değiştirecek etkiyi yaratamıyor. Fenerbahçe Beko, her ferdiyle ciddi bir güven bunalımı yaşıyor. Bunu aşamazsa parkede kazanan bir karaktere yeniden kavuşamaz ve EuroLeague’de dibe vuruşu maalesef kaçınılmaz olur.
Mehmet Şükrü Özen
