Son Periyot

Yere Bakan Yürek Yakan: Klay Thompson

Annelerimizin ve aslında bizim de izlediğimiz klasik diziler ve filmler vardır. Yakışıklı bir jön, güzel bir kadın. Bazen konusu önemli değildir, o ünlü oyuncuları izlemek için ekranın başında yerini alır seyirci. Filmin starı çok önemlidir ama bir de o filmin karakter oyuncuları vardır. Afişte ismi en üst sıralara yazılmaz ama filmi yıllar sonra hatırladığınızda o karakterler canlanır aklınızda. Mesela Hababam Sınıfı‘nda başrol oyuncuları Kemal Sunal, Tarık Akan, Münir Özkul, Adile Naşit’dir. Filmde “Badi Ekrem” sahnesi toplamda 5 dakikadır ama belki de hafızada en çok kalan karakterdir. Yani Şener Şen o filmin olmazsa olmaz bir fenomenidir. Takımlar da böyledir. Futbolda, basketbolda…takım sporlarının tamamında. Ama basketbolda oyuncu sayıları daha az olduğu için daha çok karakterler üzerinden yürür hikayeler.

Şampiyon olabilecek bir basketbol takımını kurmanın formulü basittir aslında, özellikle NBA’de. Bir sayı makinesi süper yıldız, yanına ikinci bir skorer, aralarına biraz sert – pis işleri yapabilecek ortalığı toplayacak bir oyuncu, 1-2 tanede şıkışınca köşelerden üçlüğü gönderebilecek şutör. Ama tabi bütün bunları yan yana koyduğumuzda gerçekten çok basit görünüyor. Ama işin doğrusu öyle değil. “X-Faktör” diye gerçek bir gerçek vardır basketbol maçlarında. Hesaba katılamayan ama farkı yaratan oyuncu.

Başlığımda yazdığım gibi NBA’de bir adam tanıyorum ki tam bir yere bakan yürek yakan. Hesapta olmayan ama masaya gelecek hesabın tutarını değiştirebilen. Golden State Warriors’un “sessiz gücü” Klay Thompson. O sessiz sedasız gürültü koparabiliyor. Öyle ki Oracle Arena’da seyirciyi hop oturtup hop kaldırıyor. Aslında çok uzun zamandır bir Klay Thompson yazısı yazmayı planlıyordum ama kısmet O’nun yeni bir rekor imza atmasına denk geldi. Klay, Chicago deplasmanında 14 üçlük sokarak yeni bir NBA rekoru kırdı.

Gizli Yıldız

Klay Thompson yazısını yazmaya başlarken az evvel biraz arada kaldım. Onu Golden State Warriors yani “kazananlar” perceresinden mı tanımlamamız gerekir yoksa kendisini birey olarak mı ele almamız lazım açıkçası kararsız kaldım. Neticede süper bir yıldız değildir. Bir “Franchise Player”ı hiç değil. O’nun tablosunu hangi renkle boyayacağımızı pek bilemedim. Neyse biz yazalım, kararı okuyucunun kendisine bırakalım.

Şu soruyla başlasak nasıl olur; Sizce Klay Thompson NBA tarihinin en iyi şutörü mü? Değilse bile nereye koyacağız onu? Ben Larry Bird’ü izledim evet, Reggie Miller’ı, Ray Allen’ı…Stephan Curry’i zaten izliyoruz hala. Bugüne kadar hep savunduğum bir gerçek vardır basketbolda;

“Make it when it counts” yani “Şutu sayılırken sokabilmek”

Stephan Curry ve Klay Thompson belki de evrensel kavramlara ve istatistiklere göre Reggie Miller ve Ray Allen’dan daha iyi şutörler. Ama bir basketbol maçında kaç şut soktuğunuzun bir önemi yoktur aslında. Hangi şutu soktuğunuz önemlidir. Yani sayılırken sokabilmek. Reggie Miller ve Ray Allen NBA tarihinin en iyi “clutch shot maker”larından ikisi. Ama eğer Klay Thompson ve ayrıca Stephan Curry’nin daha iyi şutör olduğunu savunacaksak şu açıdan ele alabiliriz. Allen ve Miller’ın kariyeri ve oyunları tamamen şut ile tanımlanamaz. Masaya başka şeyler de getirebiliyorlardı. Daha komple oyunculardı. Thompson ve Curry ise oyunları daha şut etrafına kurulmuş bir yapıdadır desek yanlış olmaz. Bütün bunları neden anlatıyoruz Klay Thompson yazımızda? Çünkü onun oyununu ele almamız için önce ortaya “fundamental” olarak açıklayıcı zemin koymalıyız. Çünkü kimilerine Klay Thompson, müthiş bir takımda olduğu için parlayan bir oyuncu. Ben ise tam tersini düşünüyorum.

NBA’in en iyi oyuncularından ikisiyle oynuyor. Kevin Durant ve Stephan Curry. Bazılarınız onun başkasının arabasına binmiş sadece yolcu olarak görüyor olabilir. Ama unutmayın ki Klay, Durant daha bu takıma gelmeden önce vardı. Bu şehre 1 şampiyonluk ve bir de NBA tarihinin galibiyet rekorunu yaşattı. Bazı çok iyi şutörler genelde takıma katkı sağlar. Thompson’ın katkı gibi bir şey değil. Bence Thompson’ın varlığı ve sahaya getirdiği oyun Warriors’u tamamlayan en önemli unsur. Thompson şu anda olduğunun bir tık altında bir şutör olsaydı belki de son iki şampiyonluk bu kadar kolay ve ezici bir şekilde gelmezde Golden State şehrine. Çünkü Warriors’un iki büyük yıldızının oyun planı şut üzerine kurulu. Klay Thompson’ın varlığı sayesinde savunmacılarıyla bire bir kalabiliyorlar. Basketbol oynamış herkes de bilir ki top dönerken üçüncü pasta top elinde kalan şutör sokabilirse sıkışmış hücumda dolu dönülür. Bu da rakibin ile senin arandaki farkı oluşturur. Çünkü bazen skorer oyuncularınız ritmini yakalayamaz veya maçın içinde geç yakalar. Şansı varsa o süreçte takımı maçtan kopmaz ve kendisi de ritmini yakalayıca maçı kopartır, kazandırır. Thompson sayesinden Golden State’in böyle bir telaşı yok. Çünkü Durant ve Curry ister erken ritme girsinler ister geç, onlar oyunun içnide değilken başka bir skorer potansiyelde bir oyuncu devreye girebiliyor. Bu de Klay Thompson.

Yukarıda Ray Allen ve Reggie Miller konusu açılmıştı. Şimdi gelelim o konuya. Klay Thompson’ın Warriors’a kattığı en önemli detay sokulması gerekenleri sokabiliyor olması. İlla son saniye veya “clutch shot” diye düşünmeyin. Bazen bir şut rakibinizi ya oyuna sokar ya da tamamen devre dışı bırakır. Thompson bence Warriors’ın o görevini üstlenmiş vaziyette. Yani takımın “tetikçi”si. Halbuki tipine bakıldığında hiç havalı, stara benzeyen bir tarafı yok. Spor salonlarında fitness hocaları gibi baktığınızda ya da Lisedeki beden eğitimi öğretmeni.

Seneye Los Angeles Lakers’a gidebileceği artık gayet sesli bir şekidle tartışılıyor medyada. Ben pek düşünmüyorum. Yani Durant kalırsa neden ayrılsın ki? Sonuçta senelerce şampiyon olabilirler. Ama giderse Lakers’a yani LeBron’un yanına Batı’da işler iyice değişir. Ben açık konuşayım. Warriors’un Thompson’sız şampiyon olabileceğini düşünmüyorum. Yani ancak oyun yapılarını tamamen değiştirmeleri gerekir ki bunun için takımın mühendisliğini baştan yapmaları lazım. Kevin Durant ve Stephan Curry açısından bakarsak konuya direkt şöyle sorabiliriz; Klay’den iyisini mi bulacaklar? Sonuçta kendileri kadar skor yapabilen, rol olarak görev adamı gibi görünen bildiğiniz bir yıldız.

Tabi Klay hakkında daha gerçek analiz yapabilmemiz için onu başka bir takımda, başka bir sistemde, başka oyuncularla izlememiz gerekiyor. Yani Steve Kerr’ün oyun sisteminde gördüğümüz herşey bizi yanıltıyor olabilir. Sonuçta daha önce bu tip vakaları tecrübe ettik. 2000’lerin ortasında Mike D’Antoni’nin Phoenix Suns’ını bir düşünün. Steve Nash önderliğinde ne biçim bir takımdı değil mi? Ne biçim oyuncular… Sonrasında ne oldu? O oyuncular o sistemde o kadar olduğunun üstünde görüntü verdi ki hepsi birer birer başka takımlardan muazzam kontrat aldılar. Sonu ise hayal kırıklıkları ve Arizona çölüne gömülmüş milyonlarca dolarlar.

Tüm medya LeBron ve Lakers ile ilgilenirken Klay Thompson, takımıyla sessiz sedasız şampiyonluğa doğru yürüyor. Rakiplerinin iplerini birer birer çekiyor. Bulls potasına 52 sayı bırakmış olsa da o daha ısınma turlarında. O’nun asıl işi playofflarda. Durant ve Curry skor yükünü çekerken araya girip “bir dakika beyler” deyip şovunu yapıyor. Göze de fazla batmıyor. Çünkü o Klay Thompson. Yere bakan yürek yakan…

Exit mobile version