Son Periyot

Türkiye’nin En İyi Anonsörü Mustafa Özben İle Röportaj

Öncelikle selamlar. Bizim teklifimizi kırmadığımız için ve bu yoğun tempoda bizimle basketbol röportajı yapmayı kabul ettiğiniz için ”Sonperiyot.com” ve Nba Ve Euroleague Türkiye ailesi olarak teşekkür ederiz. Hemen sorularımıza başlayalım.

1- Anonsörlük kariyeriniz nasıl başladı? Bu mesleği tercih etmeseydiniz hangi mesleği yapmak isterdiniz?

2002 yılında Efes World Cup I ile basketbol anonsörlüğü kariyerime başladım. Küçük yaştan beri başta basketbol ve futbol olmak üzere hemen hemen tüm spor dallarını takip eden iyi bir spor izleyicisiydim. Özellikle basketbol camiasında görev almak ve bu spora hizmet etmek niyetiyle yola çıktım. Anonsörlüğün; birikimime, yetenek ve yetkinliklerime en uygun iş olduğunu düşündüğüm için Türkiye Basketbol Federasyonu ile görüştüm. Efes World Cup I sonrası 2002-2005 yılları arasındaki Anadolu Efes ile çalışmaya başladım. 2005 yılından beri de Fenerbahçe Ülker erkek ve Fenerbahçe kadın basketbol takımları, Milli Takımlarımız ve Türkiye Basketbol Federasyonu’nun organizasyonlarında anonsör ve sunucu olarak görev yapıyorum. Aslına bakarsınız tek mesleğim bu değil. Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümü mezunuyum. (1998) Halen konferans çevirmenliği de yapıyorum. Ayrıca çeşitli kurumsal toplantı ve organizasyonda Türkçe ve İngilizce sunuculuk da yapıyorum. Anonsörlüğe başladığım dönemde Gönül Ülkü – Gazanfer Özcan Tiyatrosu’nda da oyunculuk yapıyordum. Spor anonsörlüğüne başlamasaydım, tiyatro oyunculuğu, konferans çevirmenliği ve sunuculuk işlerime devam ederdim sanırım.

2- Anons etmekten en çok keyif aldığınız oyuncu ismi hangisi?

Oynadığı dönemde Damir Mrsic elbette. Benim için çok ayrı bir yeri vardır Mrsic’in. Şimdilerde ise Bojan Bogdanovic ve Birsel Vardarlı. Ama şöyle bir düşünüyorum da, yaklaşık 1200 maç olmuş ve onlarca organizasyon. Basketbol dışında anonsörlük yaptığım sporları da düşünecek olursak; binlerce sporcu. Ama sanırım ülkemizde düzenlenen FIBA 2010 Dünya Şampiyonası’nda ve Londra 2012 Olimpiyatları’nda anons yaptığım her maçta her bir anonsum çok özeldi benim için.

mustafa özben

3- Fenerbahçe Ülker’i saymazsak bu sezon Euroleague’deki şampiyonluk adayınız hangi takım?

Real Madrid.

4- Boş vakitlerinizde ne kadar sıklıkla basketbolu takip edersiniz? Basketbol dışında takip ettiğiniz sporlar var mı?
Kendi evinizde maç seyrederken de o coşkuya kapılıp oyuncuların ismini bağırarak anons ettiğiniz oluyor mu?

İşim gereği basketbolu yakından takip etmeye çalışıyorum. Vaktim olduğunuda, neredeyse her gün takip ettiğim siteler var. Ayrıca sosyal medyada da basketbolu takip etmeye çalışıyorum. Her tür spor dalını televizyonda izlemeyi severim. Futbol, voleybol, tenis, atletizm, boks ve kickboks başta olmak üzere genelde tüm sporları izlemeyi seviyorum dediğim gibi. En son Sochi Kış Olimpiyatları’nda da buz hokeyi maçlarını yakından takip ettim. Hayır evde izlerken anons yaptığım olmuyor. Eve iş getirmiyorum 🙂

5- Sizin yolunuzdan gitmek isteyen takipçilerinize tavsiyeleriniz neler?

Anonsörlük mesleği bazı temel yetkinlikler ve beceriler gerektiren bir iş. Bu işi yapabilecek donanım son derece önemli. Öncelikle kendilerine karşı dürüst davranıp bu işi yapabilecek niteliklere sahip olup olmadıklarını sorgulamalılar. Elbette sporu ve yaptıkları işi severek ve tutkuyla yapmaları son derece önemli. Ve ne mutlu ki artık bu iş “gerçek anlamda” bir iş olarak görülmeye başlandı. Dolayısıyla bu işe soyunan arkadaşlar hem kendilerine hem de bu işin içinde yer alan herkese saygılı davranmalılar diye düşünüyorum. Çünkü aslında hangi işi yapıyor olursanız olun, günümüzde ilişki yönetimi çok daha önemli. Benim temel felsefem şudur: Siz işinize ne kadar saygı duyarsanız, insanlar da size o kadar saygı duyarlar.

6- Dünya şampiyonasındaki kuramız hakkındaki düşünceleriniz neler? Sizce ne kadar başarılı olabiliriz?

Bence iyi bir kura çektik. Gruptan çıkma yolunda önemli bir şansımızın olduğunu düşünüyorum. Ama son yıllarda yaşadığımız hayal kırıklıklarını bir kez daha yaşamamak için dikkatli olmalı ve iyi hazırlanmalıyız.

7- NBA’de sempati duyduğunuz bir takım var mı? Varsa sebebi nedir?

En baştan beri Los Angeles Lakers’ın yeri ayrı olmuştur benim için. Ama bir dönem Orlando Magic’i desteklediğim de oldu. Sonrasında zaten Hidayet Türkoğlu’nun oynadığı dönemde hepimiz Magic taraftarı olmuştuk, daha sonraları da tabi ki Sacramento Kings. Dönem dönem San Antonio Spurs, Dallas Mavericks ve Mehmet Okur’dan dolayı Utah Jazz ve Detroit Pistons’ı daha yakından takip ettiğim oldu. Ama yine de hep bir tarafım Lakers’ın başarılı olmasını ister.

8- Basketbolcularla aranız, ilişkileriniz nasıl? Maçlar dışında görüştüğünüz sporcular var mı?

Basketbolcularla her zaman dikkatli ve düzeyli ilişkilerimin olmasına özen göstermişimdir. 12 yılda sadece birkaç kez yemeğe gitmek dışında düzenli olarak görüştüğüm oyuncu yok. Tüm basketbolcuları arkadaşım olarak görüyorum zaten. Ama işyerinde görüşüyoruz 🙂

9- Sizce Milli Basketbol Takımımızın başına en uygun isim kim? Ergin Ataman, Obradovic, Ivkovic, Messina gibi isimler konuşuluyor.

Bu konuda Türkiye Basketbol Federasyonu’nun en doğru kararı vereceğine eminim.

10- Birkaç yıl içinde NBA’e oyuncu gönderebilir miyiz sizce? Bu potansiyelde gördüğünüz isimler kimler?

Neden olmasın! Tıpkı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi önümüzdeki dönemde de mutlaka NBA’e gidecek oyuncularımız çıkacaktır. İsim vermenin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Ama çok yetenekli gençlerimizin geldiği bir gerçek… Umarım yakında NBA’de daha fazla sayıda Türk oyuncu görürüz. Ama bence şimdi daha önemlisi Ömer Aşık’ın daha başarılı performans sergilemeleri.

11- Türkiye, Avrupa ve NBA’de izlemekten en çok keyif aldığınız oyuncuları söyleyebilir misiniz?

Kobe Bryant, Kevin Durant, LeBron James, Dwayne Wade, Blake Griffin, Tony Parker, Manu Ginobili, Dirk Nowitzki, Kevin Love; Avrupa’da Juan Carlos Navarro, Rudy Fernandez, Vassilis Spanoulis, Ante Tomic, Nenad Krstic, Tarence Kinsey ve bu yılın parlayan ismi Bogdan Bogdanovic.

12- Türkiye’de bu işte öncü olarak dünya çapında önemli organizasyonlarda yer aldınız, anonslarınızla tüm dünyanın takdirini ve beğenisini kazandınız. Böyle başarılı bir kariyerde ulaşmak istediğiniz en yüksek nokta ne? Örneğin bir gün bir NBA takımından bu teklif gelse Türkiye’yi bırakıp yeni bir maceraya atılmak ve bizi temsil etmek için gider misiniz?

Aslına bakarsınız basketbol anonsörlüğü özelinde gelinebilecek en yüksek noktaya geldiğimi düşünüyorum. Baktığınızda erkeklerde son Dünya Şampiyonası ve Olimpiyat Oyunları’ndaki final maçlarında mikrofonda ben vardım. Ama elbette hala bazı hedeflerim var. Sözgelimi ülkemizde düzenlenecek Kadın Dünya Basketbol Şampiyonası var. Orada da umarım görev alırım ve bir kez daha önemli bir organizasyonun bir parçası olma şansını yakalarım. Hedeflerim arasında ise, Rio 2016 ve Tokyo 2020 Olimpiyatları’nda hem finalleri hem de madalya törenlerini sunmak var. Ayrıca İspanya’daki Erkekler Dünya Şampiyonası – yeni adıyla Dünya Kupası – için de sürpriz gelişmeler olabilir 😉 NBA meselesi ise çok farklı bir konu. Sorunuzun kısa yanıtı: hayır gitmem. Çünkü NBA çok farklı. Şu açıdan söylüyorum. O kültürle yoğrulup büyümüş olmak gerektiğini düşünüyorum. Yapamayacağım bir şey olduğunu düşünmüyorum; ama benim kafamdan geçen şekliyle yapabilmek için Amerika’da bir süre yaşamış olmak gerekir diye düşünüyorum. Ama şu anda da bunu yapabilecek lüksüm yok. Bir de sadece basketbol anonsörlüğü yapmıyorum. Yaptığım diğer tüm işler var…

13- Kariyerinizde en unutamadiginiz an?

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda Kerem Tunçeri’nin Sırbistan karşısında bulduğu son saniye basketi ve finale yükselmemiz.

14- 2012 Londra Olimpiyatları, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası gibi organizasyonlarda da yer aldınız. Türk taraftarı ve yabancı taraftarlar arasında ne gibi farklar var? En kolay coşturduğunuz taraftarlar hangi ülkelerin taraftarları oldu?

Türk taraftarlarla yabancı taraftarlar arasında herhangi bir fark olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta milli takımlarının başarılı olmasını isteyenler coşkuyla takımlarını destekliyorlar. Londra Olimpiyatları’nda çok güzel bir ortam vardı. Arjantinli, İspanyol, Litvanyalı ve Amerikalı basetbolseverler verdikleri destekle öne çıktılar. Ayrıca Büyük Britanya maçlarında erkek ve kadın takımları pek başarılı olamamalarına rağmen müthiş bir destek oldu Büyük Britanyalılar tarafından. Ev sahibi olmanın avantajını kullandılar yani; tıpkı bizim 2010 Dünya Şampiyonası’nda yaptığımız gibi.

15- Bugüne kadar herhangi bir oyuncudan ”adımı şöyle anons yaparsan ya da takma ismimi kullanırsan daha çok hoşuma gider” gibi bir talep geldi mi?

Türk Telekom forması giydiği dönemde Kris Lang, Kris “Bang Bang” Lang diye anons etmemi istemişti smaç yaptığında 🙂 Ben de isteğini yerine getirdim tabi. O dönem birkaç maçta Türk Telekom için de anons yapmıştım. Bu sezon da programım uyduğunda Türk Telekom maçlarına gidiyorum.

16- Sesinizin etkileyici ve seslendirme için uygun olduğunu ilk kez ne zaman, nasıl keşfettiniz?

İlkokuldan beri ne zaman bir konuşma yapılacak olsa, şiir okunacak olsa, beni görevlendirirlerdi. Herhalde ilk öğretmenlerim keşfetti bunu 🙂

17- Bir ses sanatçısı olarak ses tellerinizi nasıl koruyorsunuz, bunun için uyguladığınız diyet ya da herhangi bir formül var mı?

Açıkçası özel birşey yapmıyorum. Sadece Vocalzone diye bir pastil var; onu kullanıyorum.

18- Son olarak Nba Ve Euroleague Türkiye takipçilerine ve Sonperiyot.com okurlarına ne söylemek istersiniz?

Takipçilere ve okurlara göstermiş oldukları ilgi ve sabırla okudukları için teşekkür ederim. Sonperiyot.com’a da yayım hayatında başarılar diliyorum. Dileyenler twitter’da beni takip edebilirler @Mustafa_Ozben

Zamanınız ayırıp bu kadar detaylı, samimi cevaplar vermeniz de bizi ayrıcı sevindirdi. Bizler için de çok keyifli bir basketbol röportajı oldu. Çok teşekkürler.

Rıdvan Yağımlı

Exit mobile version