Son Periyot

Emek Ege ile Biraz Basketbol Biraz Futbol

Emek Ege

Emek Ege ile Biraz Basketbol Biraz Futbol

NTV Spor kanalı ile sporseverlerin hayatına giren, futbol muhabiri kimliğiyle ön plana çıkan, ekranların sevilen ismi Emek Ege ile basketbol ve Dünya Kupası üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Emek Ege, merak ettiklerinizi sizler için içtenlikte cevapladı.

Yıllardır sizi ekranlarda daha çok işin futbol tarafında gördük. Basketbol ile aranız nasıl ? Ne sıklıkla takip ediyorsunuz?

Basketbol tabii ki futbolla birlikte en çok zaman ayırdığım spor dalı. Ortaokul döneminde Çukurova Basketbol Kulübü’nde lisanslı olarak oynamışlığım da var. Türkiye Ligi’ni ve Euroleague’i yakından takip etmeye çalışıyorum. NBA’i de son dönemde daha yoğun takip etme şansım oldu. Haftanın 4-5 günü sabah erken çalışmaya başlıyorum. NTV sabah bültenine hazırlanırken bir yandan da NBA maçlarının 3. ve 4. periyotlarını izleme şansım oldu. Eskiden gece program yaparken kalkıp izlemek gibi bir şansım yoktu.

Bu zamana kadar izleyip unutamadığınız bir basketbol maçı var mı?

Olmaz mı tabii ki var. Ben Mersin’de büyüdüğüm için Çukurova’nın maçlarını kaçırmadan takip ederdim. Unutamadığım maç Çukurova-Fenerbahçe yarı final serisi maçıydı. Şimdi Google’da baktım 1988 yılıymış. LA Lakers’tan gelen Larry Spirggs İstanbul’daki maçta orta sahadan attığı bir son saniye basketiyle maçı Çukurova’ya kazandırmıştı. İnanılmaz sevinmiştim. Mersin’de caddelerde araç konvoyları olmuş, kutlamalar yapılmıştı… Bir de yine Çukurova’nın Behçet’in son saniye basketiyle Galatasaray’ı yendiği maç vardı onu unutamıyorum. Tam konu ile alakalı değil ama okul takımında oynarken boş turnike kaçırmıştım o da hala rüyalarıma girer..:)

NBA’de sempati duyduğunuz bir takım var mı?

İlla bir takım söylemem gerekirse Los Angeles Lakers diyebilirim. Lakers’ın oluşturduğu basketbol kültürü ve geçmişte sahip olduğu yıldızlar sempatisini arttırmıştı. Magic, Kareem Abdul-Jabbar çok özel oyunculardı, bize bu uzaylı gibi gelirlerdi. Ancak ben futbolda da her hangi bir yabancı kulübe bağlılık duymuyorum. Real Madrid’i genel olarak tutarım ama zaman zaman soğuduğum da olur. Dolayısıyla NBA’de de kulüpler üzerinden değil oyuncular üzerinden yakınlık hissediyorum ve bu yakınlık dönem dönem değişiyor.. Bazen LeBron’u çok severken bazen antipatik bulabiliyorum..:)

LeBron James’in Los Angeles Lakers’a transferi hakkında düşünceleriniz neler? Sizce şampiyon olabilecek mi?

LeBron inanılmayacak şekilde tek başına Cleveland’ı finale kadar taşıdı, hatta ilk maçı da kazandırıyordu. LA Lakers en zayıf kadrolardan birine sahip. LeBron her şeyi kendisi yapan bir oyuncu, eğer Lakers’ta oyuncular LeBron’a ‘biat’ ederlerse takımın seviye atlayacağı kesin ama şampiyonluk çok zor. NBA açısından da LeBron ve organizasyonun en önemli markasının birlikteliği tabii ses getirecek ve sezona renk katacaktır. Açıkçası LeBron’u sarı-mor forma ile görmek için sabırsızlanıyorum.

Basketbol tarihine damga vrumuş gelmiş geçmiş tartışmasız en iyi isim sizce kim?

Bu soru benim açımdan sporla ilgili olarak yanıtlanması en kolay soru, Michael Jordan… Adımı soranlara bile bu kadar kendimden emin cevap vermiyorum..:)

Herkes tarafından merak edilen kıyaslamayı size de soralım. LeBron James mi, Michael Jordan mı?

Pele mi Maradona mı? Messi mi Maradona mı? Tarihin en iyisi kim…? Konuşması en zevkli ancak sonu gelmeyen bir tartışma… Özellikle takım sporlarında bu mukayeseyi yapmak çok güç. Biraz önce tarihin en iyisi olarak Jordan dedim. Bu zamanın ruhu ile alakalı. Jordan’ı tüm üstün özelliklerine rağmen sadece oyuncu olarak değerlendiremezsiniz. Jordan, kötü gitmekte olan NBA organizasyonunu kurtaran adam olarak bilinir. Jordan’ın sportif başarıları tekrarlanabilir, geçilebilir ama onun basketbol için ifade ettiği anlamı taşıyabilecek başka bir oyuncu gelmeyecek. O kapı kapandı. Nasıl ki bir daha kimse Michael Schumacher olamayacaksa basketbol için de kime Jordan gibi olamayacak.

NBA’de ki yeni temsilcilerimiz Cedi Osman ve Furkan Korkmaz ilk sezonlarını tamamladı. Furkan yaşadığı ağır sakatlık nedeniyle sezon erken kapatmış, Cedi Osman ise kısa süreler dahilinde forma giyme şansı yakalamıştı. Sizce NBA’de kalıcı olabilirler mi? Bu iki genç oyuncumuzdan beklentileriniz neler?

Cedi Osman play off’larda ya da karar anlarında çok süre alamasa da olumlu bir giriş yaptı. En önemli özelliği, kendisini iyi tanıması, eksilerini ve artılarını çok iyi biliyor olması. Gelişime çok açık. Gelecek sezon daha iyi olacaktır. Furkan ise ikinci kez yaz liginde. Son olarak 40 sayılık bir performans ortaya koydu. Onun için bu sezon çok daha önemli. Furkan’ın da kendisini NBA’de ispatlayacağına inanıyorum.

Boş zamanınızda televizyonu açıp maç izleyecek olsanız bir Belçika ligi maçını mı, yoksa bir NBA maçını mı izlemeyi tercih ederdiniz?

Dönüşümlü izlerim..:) Açıkçası eğer NBA’de normal sezon maçı ise son periyotta fark açılmamışsa NBA maçına bakarım. Belçika Ligi için de bu geçerli aslında, adrenalin hangisinde fazla ise an itibariyle beni o cezbeder. Takım ve toplu sporları çok sevmemezin ve izlememizin nedeni içindeki belirsizlik bence…

Futbol muhabiri olduğunuz ve tamamen hakim olduğunuz bir konu olduğu için Dünya Kupası hakkında bir kaç soru sormadan geçmek istemem. Dünya Kupası’ndaki müsabakalardan en çok hangi maçta keyif aldınız?

İspanya-Portekiz maçı iyiydi gruplarda… Büyük sürprizler yaşandı. Son 16 ve çeyrek final maçlarında seri penaltı vuruşlarına geçilen bir çok maç oldu. Biraz önce söylediğim gibi adrenalin-heyecan en üst seviyeye çıktı. Kazananı penaltı vuruşlarıyla belirlendiği maçların normal süresi golsüz bitse bile, penaltı vuruşlarında yaşanan heyecan insanın damağında güzel bir tat bırakıyor…

Bu zamana kadar oynanan karşılaşmaların ardından Dünya Kupası’nda oynanan futbol beklentilerinizi karşıladı mı?

Benim beklentimi karşıladı… Son yıllarda zaten genelde şöyle bir tablo var. Bir takım topa hakim olmaya çalışıyor diğer takımda hatalardan faydalanmaya, geçiş hücumlarıyla gol atmaya. Bu yapıda çok maç izledik. Tabii iki tarafın da topu birbirlerine bıraktığı maçlar da oldu. O maçlar son derece sıkıcıydı ama yıllar sonra biz bu turnuvayı konuşurken futbol kalitesi çok düşüktü demeyeceğiz. Aklımıza video yardımcı hakem sisteminin uygulandığı turnuva olarak gelecek…

Gösterdiği performans ile sizi şaşırtan bir ülke var mı?

İngiltere şaşırttı. Her ne kadar büyük bir futbol ulusu olsa da büyük turnuvalardaki başarısızlığı ile nam salmıştır İngilizler. Ancak bu kez genç kadrolarına rağmen yarı finale kadar gelmeyi başardılar. Çok parlak bir futbol ortaya koyamasalarda futbolun kısa yollarını, özellikle duran topları, iyi kullanarak sonuca gittiler. Teknik Direktör Southgate’in de elindeki malzemeyi çok iyi kullandığını söylemem gerek.

Sizce turnuvanın hayal kırıklığı hangi takım ve oyuncu?

Almanya ve İspanya en büyük hayal kırıklığıdır. Futbolcu bazında isim isim gitmeyi doğru bulmuyorum. Çok kötü performans  sergileyerek dikkat çeken bir oyuncu da olmadı ama gerek Almanya’nın başarısızlığı gerekse de turnuva öncesi ortaya çıkan tartışma nedeniyle Mesut Özil, şampiyonanın maalesef bireysel anlamda kaybedeni oldu.

Ve son soru. Favoriniz hangi ülke, kupayı kim kaldırır?

Turnuva başında Almanya’yı favori görüyordum ama bir çok kişi gibi ben de yanıldım. Şimdi ise sanki Fransa’nın kadrosu daha iyi olmasına rağmen İngiltere şampiyon olacakmış gibi geliyor. İngilizler net şekilde havaya girdiler. Anladığımız kadarıya “Futbol evine dönüyor” sloganı altında tüm ülke birleşti. Ben takım sporlarında ortak duygu geliştiren ekiplerin başarıya ulaştığına inanırım. İngilizler genç takımlarına güveniyor  ve motive ediyor. Fransa’da teknik direktör Deschamps’ın takımı iyi idare edemediğine dair iddialar ve buna bağlı olarak bir güvensizlik var. İki takımı birbirinden ayıran konu da işte bu özgüven farkı…

Yoğun temponuza rağmen, bize zaman ayırdığınız için teşekkürler…

Rica ederim…

 

 

Ruhi Ünal – SonPeriyot.com / NBAFOLLOWERS
İzinsiz paylaşılması yasaktır.
Exit mobile version