Son Periyot

Cedi Osman Merak Edilenleri Yanıtladı

Cedi Osman Merak Edilenleri Yanıtladı

Yaz döneminde NBA takımlarından Cleveland Cavaliers’a katılan temsilcimiz Cedi Osman merak edilen her şeyi anlattı. Cavs.com sitesi, Cedi’yi taraftarlarına tanıtmak ve NBA macerasının ilk günleriyle ilgili görüşlerini almak için kendisiyle çok özel bir röportaj yaptı.

Forma numaran ve nasıl 16 numaraya geçtiğini açıklar mısın?

Türkiye’de 6 numara giyiyordum. LeBron zaten antrenmanda bile 6 numara giyiyor. Kısacası almam imkansızdı. Ben de 6’nın tersi diye 9’u seçtim. Wade geldiğinde Arkadaşlarım “Numaranı değiştireceklermiş” dediler. Telefon numaramı söylüyorlar sanıp “Evet, bir Amerikan numarası alacağım” dedim. Formadan bahsettiklerini anlamamıştım bile. Son 16 numarayı sırtıma geçirdim.

Wade gelip de konuyu açtığında “Tabii ki hiç sorun yok, nasıl istersen” dedim. Şu an her şey güzel içinde 6 olduğu için 16’yı aldım.”

Memleketin Ohrid nasıl bir yer?

Küçük bir ülkede, küçük bir şehir. Ama çok güzel. Bir gölün çevresinde. Yazın insanlar gelir, özellikle Yugoslavya bölgesinden. Birçok Amerikalı ziyaretçi oluyor, çoğu turist. Güzel bir yer. Yazın çok sıcak olur. fırsat buldukça giderim.

Cleveland’a alıştın mı?

Burada kendimi harika hissediyorum. Bu takımın parçası olmaktan, bu büyük oyuncularla, All-Star’larla yan yana olmaktan gururluyum. Şanslıyım. Buradaki ilk ayım. Ondan önce sadece yazın iki gün gelmiştim. Sözleşmemi imzalayıp şehri görüp döndüm. Biliyorsunuz İstanbul çok büyük bir yer. Dev gibi. Cleveland’ın küçük olmasını sevdim. Basketbola odaklanmak daha kolay. İstanbul’da trafik büyük sıkıntı, burada neredeyse hiç yok. Antrenman salonuna 15 dakika, salona 5 dakika. Her şey şimdilik çok güzel gidiyor.

Cavaliers’la oynamayı beklediğin o iki yıl nasıl geçti?

Draft’tan sonra David Griffin ve o zamanki koç Blatt’le konuştuğumda çok heyecanlılardı. Ama iki yıl daha Türkiye’de kalacağımı biliyordum. Çünkü üç yıllık sözleşmemin son yılına kadar NBA çıkışı yoktu. O iki yılda en iyi oyunumu oynamaya çalıştım, Cavs’e hazırlandım. Çok çalıştım ve sonunda başardım.

Cavaliers’ı Türkiye’den izledin mi, takip ettin mi?

Bence Türkiye şu an İspanya’yla beraber en iyi lig. NBA oyuncuları orada, birçok önemli isim var. Ama benim bir gözüm hep NBA maçlarındaydı, Cavaliers’daydı. Özellikle final serisi heyecanlıydı. Fırsat buldukça Cavs’in her maçını izliyordum.

EuroBasket 2017’deki başarılı performansın NBA konusunda güvenini artırdı mı?

EuroBasket’te iyi oynamam önemliydi. Cleveland’a imza atıp gelmiştim ama daha çok gelişmem gerektiğini biliyordum. EuroBasket bana lider olma şansını sunduğu için önemliydi. O takımın lideri olarak oynadım. Bence iyiydim. Porzingis’e karşı oynamak eğlenceliydi, salon dolu, seyirci coşkuluydu, bir sürü Letonyalı taraftar da vardı.

Seni oynarken görmemiş taraftarlar için oyununu nasıl tarif edersin?

Oyunun iki yönünü de oynayabilen bir oyuncuyum. 2 ve 4 numara oynayabilirim. Milli takımda 4 oynadım. Paslarım iyidir, takım arkadaşlarıma alan ve şut yaratabilirim. En çok ribauntu alıp hücumu hızlı başlatmayı seviyorum. O zaman en iyi oyunumu oynuyorum. NBA bana uygun çünkü çok koşulan, hızlı bir oyun var. Bunu seviyorum. Son iki yılda sabit ayaklarla attığım şutları da düzelttim. Ama hala çalışıyorum.

NBA‘in yüksek seviye veteranlarıyla oynuyorsun. Seni nasıl karşıladılar?

LeBron ve diğerleriyle tanıştığım ilk gün çaylak olduğum için çok heyecanlıydım. Ama tanışınca ne kadar iyi insanlar olduklarını, düzgün karakterlerini gördüm. LeBron çok konuşan ve şakacı. Sadece o da değil. Channing Frye, T-Thomp, K-Love… Hepsi çok iyi insanlar ve benle ilgileniyor. Bunun için hepsine çok teşekkür ederim. İlk günden beri bana çok yardım ettiler. 5’e 5’lerde LeBron daha ilk dakikada “Bu adama yardıma gitmelisin… Burada küçülmelisin… Burada geri dönmelisin” diyerek bana talimatlar verdi. Bunlar sebebiyle mutlu ve şanslı olduğumu söylüyorum zaten.”

Ülkendeki arkadaşların LeBron ile antrenman yapmanın nasıl bir şey olduğunu soruyorlar mı?

Hep bu sorular: “LeBron’la aran nasıl? Senle konuşuyor mu?” Ben de ne diyeyim, “Konuşuyor, evet” diyorum. İnsanlar onu tanımadıklarından ve dünyanın en iyisi olduğundan korkutucu gözüküyor. Ama öyle değil. Çok iyi, çalışkan bir insan. Ben böyle bir profesyonel daha görmedim. Kesinlike çok fazla saygıyı hak ediyor.

Santa Barbara’da antrenmanlara ilk gelen ve son çıkan kişiydi. Büyük başarının sırrı bu. Onu izlemeli, ondan öğrenmeli ve onun yaptıklarını takip etmeliyim.

Çaylak görevlerin nasıl gidiyor? Donut’ları alıyor musun?

Evet, her maç günü. Bu tür eğlenceli şeyler hoşuma gidiyor. Alıştım diyebilirim. Channing Frye bana herkes için 16 tane iPhone şarj aleti almam gerektiğini de söyledi. Milwaukee’ye gitmeden önce çantalarla ilgili bir şeyler de anlattı. Onu tam bilmiyorum, göreceğiz.

Exit mobile version